Konutu Terk Etmeme (Ev Hapsi)

1. Genel Bilgiler

Konutu terk etmeme tedbirine hem soruşturma aşamasında hem de kovuşturma aşamasında başvurulabilmektedir.

CMK madde 109 ve devamında adli kontrol tedbirleri hüküm altına alınmıştır. Bir suç nedeniyle yürütülen soruşturmada CMK 100. maddede belirtilen tutuklama sebeplerinin varlığı halinde de şüphelinin tutuklanması yerine adli kontrol altına alınmasına karar verilebilir. Yine kanunda tutuklama yasağı öngörülen hallerde de, adli kontrole ilişkin hükümler uygulanabilmektedir.

Adli kontrol tedbiri kapsamında uygulanması gereken yükümlülükler CMK m. 109/3’te tahdidi bir şekilde belirlenmiştir. Konutu terk etmemek şeklindeki ev hapsi yükümlülüğü de ilgili maddede belirtilmiş olan koruma tedbirlerinden biridir.

Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliğinin 56. maddesinde de “konutu terk etmeme” adli kontrol tedbirine yer verilmiştir. İlgili yönetmelikte konutu terk etmemek yükümlülüğü “şüpheli veya sanığın yargı mercii tarafından belirlenen konutunu mazereti olmaksızın veya izin almaksızın terk etmemesi” şeklinde hüküm altına alınmıştır.

Konutu terk etmeme yani ev hapsi şüpheli veya sanığın kaçmasının, saklanmasının, delilleri yok etmesinin, gizlemesinin veya değiştirmesinin veyahut tanık, mağdur veya başkaları üzerinde baskı yapması girişiminde bulunmasının önüne geçmek amacıyla tutuklamaya alternatif olan ve diğer adli kontrol tedbirlerine nazaran en ağır adli kontrol tedbiridir.

Konutu terk etmemek yükümlülüğü altında olan kişiler haklarındaki bu tedbir sona erinceye kadar yaşamlarını sürekli olarak konutlarında sürdürmek zorundadır. Yukarıda anılan Yönetmelik’in 57. maddesinde ifade edildiği üzere bu tedbirin infazı elektronik kelepçe takılmak suretiyle takip edilmektedir. Böylelikle ikamet ettiği konutun dışına çıktığı anda kişilerin haklarındaki adli kontrol yükümlülüklerini ihlal etmeleri söz konusu olabilmektedir. Ayrıca konutu terk etmeme kişilerin fiziksel özgürlük alanını yalnızca ikamet ettiği konutun içi ile sınırlandıran, elektronik kelepçe takılmak suretiyle infazı söz konusu olabilen ve kaldırılıncaya kadar gün boyunca kesintisiz olarak devam ettirilen, uyulmadığında ise şüpheli veya sanık hakkında tutuklama tedbirinin uygulanmasına neden olabilen bir adli kontrol tedbiri niteliğindedir. Konutu terk etmeme tedbiri uygulanan kişinin konutunun dışına çıktığı an adli kontrol yükümlülüğü ihlal edileceğinden ve bu nedenle de kişi tutuklanacağından adli kontrol tedbirleri içerisindeki en ağır adli koruma tedbiri olduğu aşikardır.

CMK’da düzenlenen koruma tedbirlerinin ortak özelliği ise ölçülülük ilkesidir. Adli kontrol tedbirleri de koruma tedbiri niteliğinde olduğundan ölçülülük ilkesinin konutu terk etmeme yükümlülüğünde de dikkate alınması gerekmektedir. Ölçülülük ilkesi göz önünde bulundurulduğunda henüz yargılaması yapılmamış ve hakkında hüküm verilmemiş kişinin temel hak ve özgürlüklerine en az müdahalede bulunan adli koruma tedbiri tercih edilmelidir. Özellikle kişinin kaçması veya delilleri karartması riskinin bulunması durumunda ölçülülük ilkesi gereği konutu terk etmeme tedbirine başvurulması soruşturmanın sağlıklı bir şekilde yürütülmesine ve tüm delillerin toplanmasını sağlayacaktır. Ancak tüm deliller toplandıktan sonra ve kişinin kaçma riskinin de bulunmadığı hallerde adli koruma tedbirleri içerisindeki en ağır tedbir olan konutu terk etmeme tedbirinin uygulanması tedbir uygulanan kişinin ceza yargılaması başlamadan ve henüz hüküm verilmeden önce kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edilmesine neden olmaktadır.

Konutu terk etmeme tedbiri ile kişi konutunu belirlenen süre ile terk edememekte, bir anlamda konutta hapsedilmektedir. Zira konutu terk etmemesi gereken kişi markete giderek günlük gıda ihtiyaçlarını dahi karşılayabilecek bir imkana sahip değildir. Bu nedenle konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbiri tutuklama ile neredeyse aynı sonuçları doğurmaktadır.

Konutu terk etmeme tedbirinin tutuklama tedbiri ile aynı mahiyette olduğuna dair Anayasa Mahkemesi’nin 2017/32052 Başvuru numaralı 08.10.2020 karar tarihli Esra Özkan Özakça bireysel başvurusunda da “Anayasa’nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasına göre tutuklama ancak suçluluğu hakkında kuvvetli belirti bulunan kişiler bakımından mümkündür. Konutu terk etmeme de tutuklama yerine uygulanan, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkına müdahale teşkil eden bir adli kontrol tedbiri olarak düzenlenmiş bulunduğundan kişiler hakkında bu tedbirin uygulanmasının ön koşulu -tıpkı tutuklamada olduğu gibi- kişinin suçluluğu hakkında kuvvetli belirtinin bulunmasıdır. Bunun için suçlamanın kuvvetli sayılabilecek inandırıcı delillerle desteklenmesi gerekir. Öte yandan Anayasa’nın 19. maddesinin üçüncü fıkrasında, tutuklama kararının kaçma ya da delillerin yok edilmesini veya değiştirilmesini önlemek amacıyla verilebileceği belirtilmiştir. Konutu terk etmeme şeklindeki adli kontrol tedbirinin yukarıda değinilen tutuklamaya alternatif olma niteliği gereği bu tedbir yalnızca Anayasa’da öngörülen bu amaçlarla verilebilir. Anılan tedbirin niteliği ve özellikleri dikkate alındığında bunun bilhassa şüphelilerin veya sanıkların kaçmalarını engellemeye yönelik adli bir önlem olarak değerlendirilmesi mümkündür.” şeklinde belirtilmiştir. Özetlemek gerekirse konutu terk etmeme tedbiri de tıpkı tutuklama tedbiri gibi kişinin kaçması ya da delilleri yok etmesi veya değiştirilmesini önlemek amacıyla verilmektedir.

Adli kontrol altında geçen süre, şahsi hürriyeti sınırlama sebebi sayılarak cezadan mahsup edilemez. Ancak konutu terk etmeme tedbirinde mahsup mümkündür. Konutunu terk etmemek yükümlülüğü altında geçen her iki gün, cezanın mahsubunda bir gün olarak dikkate alınır.

2. Konutu Terk Etmeme Kararını Kim Verir?

  • Soruşturma aşamasında CMK 110/1 maddesi gereğince şüpheli, Cumhuriyet savcısının istemi ve sulh ceza hakiminin kararı ile soruşturma evresinin her aşamasında konutu terk etmemek üzere adlî kontrol altına alınabilir.
  • Kovuşturma aşamasında ise CMK 110/3 maddesi gereğince sanık gerekli görüldüğünde, görevli ve yetkili diğer yargı mercileri tarafından da, kovuşturma evresinin her aşamasında konutu terk etmeme adli kontrol tedbirine karar verebilir.

3. Konutu Terk Etmeme Ne Kadar Sürer?

Şüpheli veya sanığın adli kontrol yükümlülüğünün devamının gerekip gerekmeyeceği hususunda en geç dört aylık aralıklarla; soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının istemi üzerine sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde ise resen mahkeme tarafından CMK 109. madde hükümleri göz önünde bulundurularak karar verilir.

  • Ağır ceza mahkemesinin görevine girmeyen işlerde konutu terk etmeme süresi en çok iki yıldır. Ancak bu süre, zorunlu hallerde gerekçesi gösterilerek bir yıl daha uzatılabilir.
  • Ağır ceza mahkemesinin görevine giren işlerde, konutu terk etmeme süresi en çok üç yıldır. Bu süre, zorunlu hallerde, gerekçesi gösterilerek uzatılabilir; uzatma süresi toplam üç yılı, Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümünde tanımlanan suçlar ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlarda dört yılı geçemez. Bu süreler çocuklar bakımından yarı oranında uygulanır.

4. Konutu Terk Etmeme Tedbirine İtiraz

Hakim veya mahkeme tarafından hakkında konutu terk etmeme tedbiri verilen kişi tedbiri öğrenmesinden itibaren 7 gün içerisinde bu karara itiraz edebilir.

5. Konutu Terk Etmeme Tedbirine Uyulmaması Hali

Konutu terk etmeme tedbirine uyulmadığı takdirde yetkili yargı merci tarafından tutuklama kararı verilebilmektedir.

Yorum yapın