Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat

1. GİRİŞ

Ceza Muhakemesi Kanunu’nda suçun gerçekten işlenip işlenmediğinin tespiti, suçun işlenmesi sonrasında delillerin tam olarak ikame edilebilmesi, suçun kim tarafından nerede, hangi şartlar altında ve hangi saiklerle işlendiğinin tam olarak tespit edilebilmesi amacıyla koruma tedbirleri öngörülmüştür. Koruma tedbirleri kapsamında, ceza hukukunun temel prensibi uyarınca maddi gerçeğe ulaşma amacıyla birtakım iş ve işlemler yapılmaktadır. Söz konusu işlemlerin yapılması sırasında hukuka aykırı bir şekilde hareket edilmemesi, sanığın ve mağdurun haklarını tam olarak bilmesinin sağlanması, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi çerçevesinde özellikle şüpheli hakkında birtakım hukuka aykırı yöntemlerle delil elde edilip suç isnadının önüne geçilmesi amacıyla koruma tedbirleri kanun koyucu tarafından Ceza Muhakemesi Kanunu m. 90 vd. hükümlerinde açıkça düzenlenmiş olup işbu düzenlemelere ek olarak PVSK ve ilgili yönetmeliklerle de koruma tedbirlerine ilişkin uygulamada meydana gelebilecek her türlü sorunun mevzuatsal karşılığı oluşturulup hukuka uygun bir şekilde işlem yapılması arzulanmıştır.

2. Koruma Tedbirinin Haksız Olması Hali

Ceza muhakemesi alanında uygulanan durdurma, arama, yakalama, gözaltı, elkoyma, tutuklama gibi koruma tedbirlerinin kanun ve yönetmelikçe belirlenen çerçeve içerisinde ilgili mercilerin kararı veya talimatı sonrasında hukuka uygun bir şekilde yapılması gerekmektedir. Aynı zamanda bu sayılan koruma tedbirlerinin hukuka uygun olarak yapılsa dahi, kişi hakkında soruşturma evresinde kovuşturmaya yer olmadığına; kovuşturma evresinde ise beraat veya düşme kararı verilmesi halinde de kişi hakkında uygulanan koruma tedbirinin lekelenmeme hakkı çerçevesinde maddi ve manevi olarak tazmin edilmesi gerektiği kabul edilmiştir. Bu çerçevede suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;

a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluğunun devamına karar verilen,

b) Kanuni gözaltı süresi içinde hakim önüne çıkarılmayan,

c) Kanuni hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan,

d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı halde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,

e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan sonra veya tutuklandıktan sonra haklarına kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatine karar verilen,

f) Mahkum olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan,

g) Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazılya veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hallerde sözle açıklanmayan,

h) Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen,

i) Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen,

j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen,

k) Yakalama veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkanlarından yararlandırılmayan,

kişiler maddi veya manevi her türlü zararlarını Devletten isteyebilecekleri CMK m.141 vd. hükümlerinde düzenlenmiştir.

CMK’ya ek olarak Anayasa’nın Kişi Hürriyeti ve Güvenliği kenar başlıklı 19.maddesinin son fıkrası da haksız koruma tedbirlerinin uygulanması halinde kişilerin uğradıkları zararların tazminat hukukunun genel prensiplerine göre Devlet tarafından karşılanacağı hüküm altına alınmıştır.

Ayrıca, bir diğer tazminat nedeni ise 5271 sayılı CMK’nın 323/3.maddesinde yer almıştır. Buna göre, yargılamanın yenilenmesi sonucunda beraat veya ceza verilmesine yer olmadığı kararının verilmesi halinde, önceki mahkumiyet kararının tamamen veya kısmen infaz edilmesi dolasıyla kişinin uğradığı maddi ve manevi zararlar da CMK m.141 vd. hükümlerine göre tazmin edilecektir.

3. Tazminat İsteminin Koşulları

3.1 Hak Düşürücü Süreler

  • Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren 3 ay ve her halde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir.

Önemli Nokta: Beraat hükmünün temyiz edilmesi halinde, onanmakla kesinleştiği ve bir yıllık sürenin onama tarihinden itibaren başlayacağı kabul edildiğinden, tazminatı gerektiren hallerde, ilgililerin dava açma hakkını kullanmaları için kesinleşmiş beraat hükümlerinden haberdar edilmeleri gerekmektedir. Bu hususta da kişinin veya avukatının dosyayı sıkı bir şekilde takip etmesi gerekmektedir.

Önemli Nokta: Temyiz isteminin Yargıtay tarafından reddedilmesi halinde de bir yıllık hak düşürücü süre açısından Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nce yorum yoluyla, sürenin başlangıcı ret kararının verilme tarihi olarak kabul edilmektedir.

Önemli Nokta: Her ne kadar CMK m.142’de karar veya hükmün kesinleşmesi ve tebliğinden itibaren tazminat talep edilebileceği belirtilmişse de tahkikatın esasını etkilemeyen durumlarda, hükmün kesinleşmesini beklemeye gerek bulunmamaktadır. Örneğin; CMK m.141/1-d bendinde, tutuklandığı halde makul sürede yargılama mercii huzurunda çıkarılmayan ve bu süre içinde hüküm verilmeyen kişiler hükmün kesinleşmesini beklemeden maddi ve manevi tazminat talep edebileceklerdir. Bu hususta yapılacak bir değerlendirme, hiçbir surette hükmün esasını etkilemeyecektir.

Nitekim, Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin E.2013/28276 K.2014/6684 ve 18.03.2014 tarihli kararında da bu husus “…Ancak, 5271 sayılı CMK’nın “Tazminat istemi” başlıklı 141. Maddesi incelendiğinde; bir kısım tazminat nedenleri konusunda karar verilmesi için, davanın esasıyla ilgili bir kararın verilmesi zorunluluğunun bulunmadığı dolayısıyla bu nedenlere dayalı olarak istemlerde, davanın sonuçlanmasına gerek bulunmadığı yasal düzenlemeden açıkça anlaşılmaktadır….asıl davada hükmün verilmesini veya verilen hükmün kesinleşmesini beklemeye gerek bulunmamaktadır…” şeklinde açıklanmıştır.

3.2 Dava Açma Yetkisi

Davayı açma yetkisi, yukarıda sınırlı şekilde sayılan işlemlerin muhatabı olan kişidir. Kural olarak mirasçıların dava açma yetkisi bulunmamaktadır. Ancak, kişi ölmeden önce bu yönde bir dava açacağı hususunda girişimlere başlamışsa yani sağlığında bu yönde bir iradesini ortaya koyan işlem yapmışsa mirasçıların bu davayı açma yetkisinin olduğu kabul edilmektedir.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin E.2013/27555 K.2014/1203 ve 22.01.2014 tarihli kararı “…Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 26.03.2002 gün ve 92/223 sayılı kararında belirtildiği üzere koruma tedbirleri nedeniyle dava açma hakkının kural olarak zarar görene ait olduğu, bu hakkın mirasçılara intikalinin ancak zarar görenini olmadan önce dava açması veya dava çama iradesini açıkça izhar etmesi durumunda mirasçılara intikal edeceği, mirasçıların bu şartlarda açılmış davaya devam edebilecekleri veya dava açabilecekleri…” şeklindedir.

Önemli Nokta: İşbu davanın vekil aracılığıyla açılacak olması halinde ise vekaletnamede, CMK m141 vd. hükümlerine göre tazminat davası açabilmesi hususunda vekile özel yetki verilmesi gerekmektedir.

Dava, kişinin ikametgahının bulunduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa en yakın ağır ceza mahkemesinde açılacaktır.

3.3 Dava Dilekçesi ve İçeriği

  • Dava dilekçesinde, kişinin açık kimlik ve adresi, zarara uğradığı işlemin ve zararın nitelik ve niceliği ile bunları ispatlayacak belgelerin eklenmesi zorunludur. Dilekçe içeriğinde eksik bulunması halinde mahkemece kişiye 1 aylık süre verilip eksikliklerin tamamlanması istenecektir.
  • Dava dilekçesi ve ekleri, Hazine’ye tebliğ edilerek 15 gün içerisinde cevap verilmesi beklenir.
  • Tazminatın miktarının saptanmasında gerekli her türlü araştırma re’sen, naip hakim tarafından yaptırılacaktır.
  • Kişinin, haksız koruma tedbirine maruz kaldığı dönemde çalışıyor olması halinde SGK’dan hizmet döküm belgesi, maaş bilgisi, brüt ve net ücreti, ödenen vergiler, gerektiği takdirde vergi levhası gerektirilecektir. Kişinin, çalışmaması halinde ise haksız koruma tedbirine maruz kaldığı dönemde mevcut net asgari ücret üzerinden hesaplama yapılacaktır.
  • Tazminatla, zarara uğrayanın halen mevcut mal varlığı ile uygulanan koruma tedbiri olmasaydı bu mal varlığının olacağı hal arasındaki fark ödenmiş olur.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin E.2013/25939 K.2014/324 ve 14.01.2014 tarihli kararı “…firmanın 2007, 2008, 2009 yıllarına ait vergi beyannameleri getirtilerek dava konusu tırların ticari faaliyetinden elde edilen gelirin resmi olarak ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılarak gerçek zararın tespiti gerekirken…” şeklindedir.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin E.2013/25732 K.2014/301 ve 14.01.2014 tarihli kararı “…Davacının 23.09.2009 – 22.02.2011 tarihli arasında 517 gün süreyle tutuklu kaldığı, bu dönemde içerisinde maddi zararını resmi bir belgeyle ispatlayamadığı nazara alınarak, davacının vasıfsız bir işçi gibi değerlendirilerek tutuklu kaldığı dönemde geçerli olan net asgari ücret üzerinden kesinti yapılmadan hesaplanacak miktarın maddi tazminat olarak ödenmesine karar verilmesi gerektiği…” şeklindedir.

Önemli Not: Asgari ücret üzerinden hesaplamada, hafta sonu, dini ve milli bayram tatilleri nedeniyle indirim yapılmamalıdır.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin E.2013/26231 K.2014/313 ve 14.01.2014 tarihli kararı “…Asgari ücret üzerinden maddi tazminata hükmedilmiş olması karşısında hesaplamada hafta sonu, dini ve milli bayram tatilleri nedeniyle indirim yapılamayacağı dikkate alınmaması…” şeklindedir.

  • Kişi, haksız koruma tedbirinin uygulandığı günden başlamak üzere faiz talep edebilir. Bu tarihten itibaren talep edilmemişse, dava tarihinden itibaren talep edilebilecektir. Dava dilekçesinde faiz talebine yer verilmemişse, ilk derece mahkemesinin hüküm tarihine kadar davasını ıslah ederek ıslah yoluyla faiz talep edebilecektir.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi’nin E.2013/2333 K.2014/2013 ve 03.02.2014 tarihli kararı “…Dava dilekçesinde talep edilen manevi tazminat yönünden, haksız tutuklama tarihinden itibaren faiz talebinde bulunulması ve davacı vekili tarafından dosyaya sunulan 17.04.2012 havale tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat yönünden de haksız tutuklama tarihinden itibaren faiz talebinde bulunulmasına karşın, davacı lehine hükmolunan manevi tazminata tahliye tarihinden, hükmolunan maddi tazminata ise, 01.3.2011 tarihinden itibaren yasal faize hükmedilmesi bozmayı….” Şeklindedir.

4. Tazminat İsteyemeyecek Kişiler

Kanuna uygun olarak yakalanan veya tutuklana kişilerden aşağıda belirtilenler tazminat isteyemezler:

  • Tazminata hak kazanmadığı halde, sonradan yürürlüğe giren ve lehte düzenlemeler getiren kanun gereği, durumları tazminat isteyemeye uygun hale dönüşenler.
  • Genel veya özel af, şikayetten vazgeçme, uzlaşma gibi nedenlerle hakkında kovuşturmaya yer olmadığına veya davanın düşmesine karar verilen veya kamu davası geçici olarak durdurulan veya kamu davası ertelenen veya düşürülenler
  • Kusur yeteneğinin bulunmaması nedeniyle hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilenler
  • Adli makamlar huzurunda gerçek dışı beyanlar suç işlediğini veya suça katıldığını bildirerek gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olanlar şeklinde kanunda sayılmıştır.

5. Sonuç

Kanun koyucu koruma tedbirleriyle suçun işlenmesi sonrasında şüpheli/sanığın cezalandırılması aşamasına giden süreçte, şahsın kaçmasını, delilleri karartmasını, tanıklar ve diğer kişiler üzerinde baskı kurmasını engellemeye çalışmış, diğer tedbirler ile de suçun işlenişine yönelik maddi gerçeği ortaya çıkartmak amacıyla temelde delillerin hukuka uygun şekilde toplanmasını sağlamak istemiştir. Ancak, Anayasa ve uluslararası mevzuat çerçevesinde koruma altına alınan lekelenmeme hakkına göre kişinin işlemediği veya işlemiş olsa dahi ölçüsüz ve hukuka aykırı şekilde koruma tedbirine maruz kalması sonrasında maddi ve manevi zararlarının devlet tarafından karşılanması gerekmektedir. Tüm bu hususlar, makalenin yazıldığı tarihte geçerli olup ilerleyen süreçlerde mevzuat veya Yargıtay içtihat değişikliklerinin yaşanabilecek olması ihtimali uyarınca büromuzdan bu hususta destek alabilirsiniz.

Yorum yapın