Sicile Kayıtlı Aracın Harici Olarak Devredilmesi

Borçlar Kanunu’nun satış sözleşmesini düzenleyen hükümlerine bakıldığında kural olarak taşınırların satışı için taşınmazlar gibi herhangi bir geçerlilik şartı öngörülmüş değildir. Nitekim buna uygun olarak TBK m.26 “Taraflar, bir sözleşmenin içeriğini kanunda öngörülen sınırlar içinde özgürce belirleyebilirler.” şeklinde düzenleme mevcuttur. Ancak kanun koyucu, sicile kayıtlı araçların satış, trampa ve bağışlama işlemleri için geçerlilik şartını ayrıca ve açıkça düzenlemiştir.

Araçların satış, devir ve tescili ile bu işlemlerle ilgili yetki ve sorumluluk kenar başlıklı Karayolları Trafik Kanunu’nun 20.maddesinin 1.fıkrasının d bendi hükmüne göre “Tescil edilmiş araçların her çeşit satış ve devirleri, satış ve devri yapılacak araçtan dolayı motorlu taşıtlar vergisi, gecikme faizi, gecikme zammı, vergi cezası ve trafik idari para cezası borcu bulunmadığının tespit edilmesi ve taşıt üzerinde satış ve/veya devri kısıtlayıcı herhangi bir tedbir veya kayıt bulunmaması halinde, araç sahibi adına düzenlenmiş tescil belgesi veya trafik tescil kayıtları esas alınarak noterler tarafından yapılır. Noterler tarafından yapılmayan her çeşit satış ve devirler geçersizdir.” hükmünü ihtiva etmektedir. Buna göre trafik siciline kayıtlı aracın mülkiyetinin naklini gerektirir her türlü işlemin Noter huzurunda yapılması gerektiği belirtilmiştir. Kanunun lafzi yorumundan da anlaşılabileceği üzere noter huzurunda yapılmayan satış/devir işlemi hukuka aykırıdır. Bu noktadaki hukuka aykırılık kesin hükümsüzlük yaptırımıdır. TBK m.27/1 “Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkansız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.” şeklindedir. Buna göre, söz konusu işlem hukuk alanında hiçbir sonuç doğurmamış sayılmaktadır. [1]

Harici sözleşmelerde devreden yalnızca aracın dolaysız zilyetliğini devralana geçirmekte olup kanunun aradığı şekilde resmi bir devir sözleşmesi yapılmadığından mülkiyetin nakli gerçekleşmemektedir. Kanun koyucu tarafından Noter’de yapılması öngörülen resmi akit sonrasında mülkiyet devredilmiş olacaktır.

Nitekim Yargıtay 13. Hukuk Dairesi E.2009/13265 K.2010/5844 ve 28.04.2010 tarihli kararı “…KARAR : Davacılar, davalı …’den diğer davalı şirket adına kayıtlı, … plakalı Ford marka, 2003 model Ranger 4×2 aracı, 22.04.2003 tarihli adi satış sözleşmesi ile satın aldıklarını, satış bedeli olan 34.500,00 YTL’yi nakit ve peşin olarak davalı … …’e ödediklerini, aracın zilyetliğinin devredildiğini, mülkiyetinin devredilmediğini, Trafik Şube Müdürlüğü’nce haciz konulması nedeniyle yakalanarak haciz ve muhafaza altına alındığını, davalının bedeli iade etmediğini ileri sürerek, satış bedeli olan 34.500,00 YTL’nin karar tarihindeki değeri ve paranın karar tarihindeki ulaştığı değer tespit edilerek sebepsiz zenginleşme ve denkleştirici adalet prensibine göre olay tarihinden itibaren en yüksek banka reeskont faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınmasına karar verilmesini istemişlerdir. Davalılara usulüne uygun dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edilmiş, davalılar duruşmalara katılmamış davaya cevap vermemişlerdir. Mahkemece, araç için ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkesine göre hesaplanan bilirkişi raporu ile belirlenen 69.731.62 YTL’nin satış tarihinden yasal faiziyle tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir. Taraflar arasında düzenlenen trafikte tescilli aracın satışına ilişkin sözleşme haricen düzenlendiği için 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 20/d maddesi uyarınca geçersizdir. Hukuken geçersiz sözleşmelerde taraflar aldıklarını aynı anda iade etmekle mükelleftirler. Mahkemece aracın iadesine ve ödenen bedelin dava tarihinden itibaren yasal faiziyle tahsiline karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.” şeklindedir.

Bu noktada tarafların hakları nelerdir?

Şekle aykırı olarak aracı devretmeye çalışan malik, zilyetliğin nakline rağmen maddi hukuk bakımından malvarlığında bu aracın mülkiyetini koruyacağı için kaybettiği yalnızca dolaysız zilyetlik olacak ve bunu da alıcıya karşı açacağı istihkak davasıyla her zaman sağlayabilecektir. Zira burada ayni bir dava söz konusudur ve ayni haklar zamanaşımına uğramazlar. Nitekim istihkak davası “dolaysız zilyet durumunda olmayan malikin, malik olmayan haksız dolaysız zilyede karşı açtığı ayni dava” olarak tanımlanmaktadır.

Aracı devralan, devredenle arasındaki sözlü veya adi yazılı sözleşme hükümlerine göre bir miktar bedel ödemişse bu bedeli TBK m.77 vd. hükümleri uyarınca sebepsiz zenginleşme davası ile geri alması gerekir.

Devreden, devralandan aracın geri verilmesini istihkak davası ile talep etmesi halinde devralan da devredene karşı ödemezlik def’ini öne sürerek, kendisinin ödediği bedelin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesi halinde aracın zilyetliğini vereceğini öne sürebilir.

Sonuç olarak; sicile kayıtlı bir aracın satış, bağış ve trampa gibi akitler yoluyla mülkiyetinin devrinin hukuka uygun bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için işlemlerin noter huzurunda resmi bir akitle yapılması gerekmektedir. Devre ilişkin taraflarca düzenlenen adi yazılı sözleşmeler kesin hükümsüzlük yaptırımına tabii olup bu durumda mülkiyetin nakli geçmemiş olduğundan her iki taraf da verdiğini iade yükümlülüğü altındadır. Devreden taşınırlara ilişkin istihkak davasıyla; devralan ise sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre taleplerini öne sürebilecektir.


[1] KURT, Ekrem. Motorlu Araç Mülkiyetinin Devri, Tescili ve Harici Devirler, Erişim Tarihi: 14.07.2023, Erişim: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/179478

“Sicile Kayıtlı Aracın Harici Olarak Devredilmesi” üzerine bir yorum

Yorum yapın